Çankırı Tuz Mağarası

Çankırı Kayatuzu Mağarası Ankara’ya 130 km mesafede olan Çankırı ili sınırları içinde ve ilin doğusunda yer alan Balıbağı Köyü yakınında bulunur.
Kayatuzu mağarasının bulunduğu kaya birimi 37-24 Milyon yıl yaşında olan eski akarsu ve göl ortamında birikmiş (çökelmiş) çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı, kil, marn, çamurtaşı, jips kayalarından oluşmaktadır. Kayatuzu 37-24 milyon yıl yaşında olan kaya birimi içinde bulunur. Kayatuzunun bulunduğu birimin altında, Şekil-2’deki  haritada turuncu renkli olarak gösterilen, Üst Eosen-Oligosen yaşında olan (37-24 Milyon yıl arası) kumtaşı, silttaşı, kil, marn ve jips kayaları yer alır. Üzerine ise jeoloji haritasında açık turuncu renk ile gösterilen  ve jips, kumtaşı, silttaşı, kil ve marndan oluşan birim bulunmaktadır. Kayatuzu üzerine gelen kayaların örtü kalınlığı Kayatuzu işletmesi, Balıbağı köyü, Çayırpınar köyü ve Çiviköy arasında 150-200 m olarak saptanmıştır. Kayatuzunun kalınlığı ise 200-300 m dolayındadır.
 
Kayatuzu Mağarası ve çevresinin jeoloji haritası (Bulutçu ve Doksanbir, 1978’den alınmıştır). Haritada; Ti-simgesi ile gösterilen ve turuncu renkli alanlar Üst Eosen-Oligosen yaşında olan (37-24 Milyon yıl arası) kumtaşı, silttaşı, kil, marn ve jips kayalarından oluşmaktadır. Evz-simgesi ile gösterilen açık yeşil alanlar üst Eosen-Oligosen yaşında olan kayatuzu, silttaşı, kil ve jips kayalarından oluşur. Haritada Tba-simgesi ile gösterilen, açık turuncu alanlar ise yine Üst Eosen-Oligosen yaşlı olan jips, silttaşı, kil ve marn kayalarından oluşmaktadır. Tki-simgesi ile gösterilen ve sarı renkli alanlar da Üst Miyosen yaşlı (11-5 milyon yıl) yaşındaki jips, kumtaşı, çakıltaşı, kilden oluşur.

Kayatuzunun konumunu gösteren enine profil (Bulutçu ve Doksanbir, 1978’den alınmıştır) Mavi renkli zon kayatuzunun bulunduğu konumu gösterir.
 
Kayatuzunun bulunduğu evaporitik zon ve altındaki ile üstündeki kayaların durumunu gösteren dikme kesit (Bulutçu ve Doksanbir 1978’den alınmıştır)
 
Tarihçe 
Çankırı Kayatuzunun Hititler zamınında işletildiği bilinmekte olup, bugünkü kayatuzu Cumhuriyet Döneminde  1938 yılında işletmeye açılmıştır. 1977 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nce ayrıntılı aramalara geçilmiş ve bu konuda raporlar hazırlanmıştır. 1978 yılında MTA’dan Cengiz Bulutçu ve Turgut Doksanbir araştırma sonuçlarını rapor halinde sunmuşlardır.
 
Özellikleri
 Çankırı Kayatuzunda yapılan kimyasal analizler sonucunda:
Na      %37
K        %12
Cl       %58
B        2 ppm
Ca      4,7ppm
Mg      68ppm
SO4     %35
Asitte çözülmeyen madde %7,5 olarak bulunmuştur. (Bulutçu ve Doksanbir,1978).  
 
Balıbağı köyü (kayatuzu işletmesinden) alınan örneklerin analiz sonucu
(Bulutçu ve Doksanbir,1978):
 
pH (25 santigrad derece):8-8,5
Spesifik kodüktivite (25 santigrad derece):1900 mho/cm
Buharlaşma kalıntısı: (180 santigrad derece):3700 mg/lt
K:      70 mg/l
Na:     2580 mg/l
Ca:     550 mg/l
Mg:    4510 mg/l
B:      Toplam  7.6 mg/l
Li:      2,2 mg/l
HCO3:  334 mg/l
CO3:   102 mg/l
SO4:   23600 mg/l
Cl:      960 mg/l
F:       0,4 mg/l
SO2:   0,8 mg/l
  
Sanayi merkezi olan yerlerdeki havada bulunan iyot miktarı daha fazla olur, bu da taş kömürünün yakılması ile ilgilidir., çünkü taş kömüründe iyot miktarı fazladır. İyot elementi dağ ana materyallerinde su ile iyodidler (tuzlar) şeklinde ayrılır. Burada Fe ve Mn in yardımıyla (katalizör) iyodidler parçalanır ve element halinde iyot atmosfere uçar.
 
İnsan ve hayvan organizması için iyodun gerekliliği geçen yüzyılın ortalarında araştırılmıştır. Bu araştırmalar sonucu iyodun tiroid bezlerindeki tiroksin hormonlarında bulunduğu ve bu hormonların %652’sinin iyot olduğu belirlenmiştir. İyot esas olarak hücrelerde oksidasyon ve redüksiyon olaylarında rol oynar. İnsan organizması için gerekli gündelik iyot miktarı 100-200 mg’dır.
 
İnsan ve hayvan organizmasında bulunan iyodun azlığı trioid bezleri fonksiyonlarının değişmesine neden olur, tiroid bezleri büyür daha sonra da guatr hastalığına neden olur. Bu hastalığa yakalanan canlılarda halsizlik görülür, oksidasyon olayı, azotlu ve karbonlu maddelerin değişimi gibi metabolik olaylar azalır, iyor eksikliği en önemlisi guatr olmak üzere her iklim mevsim hava koşulu altında görülebilir. İyot eksikliği rahatsızlıkları insanlarda şiddetine göre üç gruba ayrılır.
1-    Hafif eksiklik: Okul çocuklarında %5-20 guatr sıklığı görülür.
2-    Orta eksiklik: Guatr sıklığı %30’a kadar çıkar ve
3-    Şiddetli eksiklik: Guatr sıklığı %30’un üzerindedir.
 
Kadınlarda guatr sorunu erkeklerden 20-30 kat daha fazla olabilir ve ergenlik çağındaki genç kızlarda çok yaygındır. Guatr gelişiminin başlıca nedeni, belirli bölgelerdeki suların ve toprakların ve o toprakta üretilen besinlerin düşük  iyot içerikleridir. Endemik bölgelerde toprak, bitki ve sulardaki iyot miktarına göre sofra tuzuna potasyum iyodür karıştırılmalıdır. ABD’da guatırın yaygın olduğu bölgelerde 1 ton sofra tuzuna 100 g K/t katılmaktadır.
 
İyodun sofra tuzuna karıştırıldıktan sonra kaybolmaması için birkaç önlem alınması gereklidir.
1-    Sofra tuzu kaliteli olmalı
2-    İyotlu tuzlar parafinlenmiş şişelerde saklanmalıdır yada polietilen torbalarda muhafaza edilmelidir. İyotlu sofra tuzu hermetik olarak saklanırsa iyot 11 ay da %25 kayba uğrar
İyotlu tuz kullanımının yanı sıra çeşitli besinlerde iyot karıştırılabilir. Örneğin Meksika’da iyot tatlılara eklenmektedir. Ayrıca iyotlu tuzun hergün belirli bir baharatla alınması ya da ekmeğe katılması alınabilecek önlemlerdendir. Yine çocukların fazla tükettiği şeker veya sakızlara iyot katılması okullarda sabahları koridor ve sınıfların iyotlu bir çözeltiyle paspaslanması çocuklara iyotlu yağ enjeksiyonlarının yapılması uygulanabilecek öneriler arasındadır.     
 
Sodyum Klorür (NaCl)
 
Sofra tuzu olarak bilinen NaCl, iyonik bağlı bir bileşiktir. Na ve Cl iyonlarının elektrostatik çekim kuvvetiyle birbirini çekmesinden oluşur. Doğada kaya tuzu olarak bulunduğu gibi deniz suyunda da %3 oranında çözünmüş olarak bulunur. NaCl’nin suda çözünme denklemi NaCl→Na++Cl- şeklindedir. Buradaki suda çözünme olayı su dipollerinin iyonik kristal yüzeyindeki iyonları sarması ve onları dihidratlaştırması ile gerçekleşmektedir. Sodyum klorür, 7800de erir, 19130C ‘de kaynar. Renksiz saydam küp şeklindeki kristallerden oluşur. Buharı büyük ölçüde Na+Cl- iyon çiftlerinden ve kısmende Na+ ve Cl- iyonlarından oluşur. Sudaki çözünürlüğü sıcaklıkla çok az değişir. 100 cm3 suda 00C de 35,7 gram çözünürken 1000C de 39,1gram çözünür. İçinde ağırlıkça %26,3 NaCl içeren bir çözelti -230C’de donar.
 
Yemek tuzu elektroliz edilerek NaOH imalinde kullanılabilir. Kullanılan yemek tuzları, yapılarında bulunan MgCl2’nin varlığından dolayı bir miktar nem çeker.Tuzun yiyeceklerin kokmasını önleyici bir özelliği vardır. Yiyecekleri bozunmadan koruyabilmek için soğutma yöntemi kullanılmaya başlanılmadan önce, tuzlama son derece kullanışlı bir yöntemdir. Yetişkin bir insanın günlük tuz ihtiyacı 0,5 gram kadardır. Bundan daha çok, daha fazla tuz alınırsa, insanlarda yüksek tansiyon ve böbrek hastalarına yol açmaktadır.
 
KAYATUZU ÖZELLİKLERİ
 
Halit (Sodyum klorür minerali–Tuz): İnsan ve hayvan besinlerinde, besin korunmasında; sodyum hidroksit, soda külü, sudkostik, hidroklorik asit, klor, metalik sodyum hazırlanmasında; seramik sırlarında, metalürjide, mineral sularında, sabun üretiminde, ev suyu yumuşatıcılarında, yol buzunu eritmede, fotoğrafçılıkta, ot öldürücüde, yangın söndürmede, nükleer reaktörlerde, gargarada, tıpta ve optik parçaların yapıldığı bilimsel araçlarda kullanılır. Kristallerinden ise spektroskopi, morötesi ve kızılötesi iletişimde yararlanılır.
 
Kaynakları: Sodyum klorür deniz suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum ve diğer hafif metal tuzlarıyla birlikte çözünmüş halde bulunur. Deniz suyu kapalı bir lagünde buharlaştığında halit ve başka mineraller, tabana kristal olarak çökelirler. Böylece büyük kaya tuzu yatakları oluşmuştur.
 
Kullanımları: ABD’de tuzun % 40’ından fazlası kimya sanayisinde (başlıca klor ve sudkostik üretiminde) ve diğer % 40’lık kısmı da kışın yollarda buzun eritilmesinde kullanılır. Geriye kalanı ise kauçuk ve diğer maddelerin üretilmesi, tarım ve masa tuzu şeklinde besin üretilmesini içeren birkaç sektörde tüketilir.
 
Sofralık tuz çeşitleri
 
Bambu tuzu: Kore marketlerinde satılan ve bambu silindirlerde deniz tuzunun kızartılmasıyla elde edilir.
Kızılımsı kahve – siyah renkli tuz: Hint marketlerinde kesme küp şeklinde satılan çok keskin tadı olan bir tuz türüdür.
Tereyağı tuzu: Tereyağını tuzlamada kullanılan çok ince taneli tuz.
Kaba taneli tuz ve ince taneli tuz ile pişirme tuzu diğer yemeklik tuz türlerindendir.
Kür tuzu: Etleri ve balıkları iyileştirmede kullanılan bir tuz türü.
Fransız deniz tuzu, gri tuz, Hawaii tuzu, koşer tuzu, margarita tuzu, iyotsuz tuz, teneke tuzu, mısır tuzu, kraker tuzu, kaya tuzu ve tuz yerine kullanılan baharatlar diğer ürünlerdir.
 
Sodyum klorür insan organizmasını tedavi etkileyici rolü de bilinmektedir.
Özellikle tuz madenlerinde tuzun etkisiyle, doğal yolla insanlar tedavi olunur. Bu nedenle tuz madenlerinde sağlık merkezi kurulur ve bu merkezlerde insanlar doğal tuzlarla tedavi görür.
 
Doğal Tedavi Merkezi: Doğal tuz madenlerinde tuzun etkisiyle mağara içi aerozollar içerir ve bu aerozolların etkisi ile mikroiklim oluşturulur, bununla birlikte sakin olan bir ortamda, klasik musiki terapisi ile aşağıda belirtilen hastalıklar tedavi olunur.
-Bronşit astım (bütün çeşitleri)
-Kronik bronşit
-Rihit, sinuzitler, polinozlar
-Neyrodermit, atopik dermatitler (dermotolojik hastalıklar)
-Vegetativ damar distaniyası
-Zatürre ve bronşit hastalıklarından sonraki dönem
-Kronik yorgunluk sendromu, hevrozlar uykusuzluk
-Sigara içenlerin bronşiti
-Kronik faranjit
-Alerji
Kalp ve karaciğer hastalarına bu yöntemli tedavi yasaktır.
 
Tuz Mağarasının Sağlık Göstergeleri
 Araştırmalar, Tuz Mağarası’nın iyileştirici niteliklerini ve aşağıdaki hastalıkların tedavisinde olumlu etkisini kanıtlamıştır.
 
Etkilediği solunum hastalıkları: burun, kulak, boğaz, yemek borusu ve sinüsler.Astım, bronş tüplerinin iltihaplanması, kronik obstrüktif bronşit, bronşiyektaz.AmfizemKalp ve kardiyo-vasküler hastalıklar, kan basıncı ve kalp krizi sonrası koşullar.
Dermatolojik koşullar: akne, deri iltihaplanması, alerjiler.Tiroidin aşırı çalışması.Vejetatif sinir sisteminin işlevini yitirmesi,Romatizma,Genel sinirlilik hali.
 
Ayrıca Tuz Mağarası atmosferinin insan üzerindeki etkisini tanımlayan bilim adamları, bunun steroid tedavisine benzer şekilde hipotalamus ve adrenal korteksin nörosekretif sistemini doğal yönden etkinleştirdiğine mutabıktır. 
 
Burun, boğaz ve gırtlağın kronik katharal iltihaplanması
Bronşiyal astım
Toz hastalığı (pnömokonyoz)
Sinüslerin kronik ve yinelenir tarzda iltihaplanması
Kronik akciğer iltihaplanması (zatürree)
Kronik bronş iltihaplanması
Deri hastalığı (psoriyaz, dermatit)
Damar ve kalp hastalıkları
Metabolizma rahatsızlıkları
Onikiparmakbağırsağı ve mide ülseri
Çeşitli hassasiyet ve alerji tipleri
Nevroz, yorgunluk hali, strese karşı direncin azalması
Tiroit hastalığı
Hipertiroidizm, tüberküloz ve klostrofobinin aşırı olması durumunda bir doktora başvurulması gerekir.
 

 
        
Tuz mağarası dört rengin çeşitli kombinasyonları üzerinde özel radyatör sistemiyle donatılmıştır (Bu renkler mavi, kırmızı, turunç rengi ve yeşildir). Her bir radyatör, vücutta pozitif etkiye sahip ışık yayar:
Kırmızı ışık hücre metabolizmasını hızlandırır, kanı temizler, sindirim sistemi işlevini iyileştirir, yorgunluğu ortadan kaldırır.
Sarı ışık cildi temizler, kırışıkları azaltır ve derin uykuya dalmayı kolaylaştırır; yeşil ışık rahatlatır, aynı zamanda enerji verir, yorgunluğu ortadan kaldırır ve yüksek tansiyon hastalarına önerilir.
Mavi ışık gevşetir, rahatlatır, kasların gerilmesini engeller, derin uykuya dalmayı kolaylaştırır.
 
 Çankırı bölgesinde Doğal Tuz Madenleri olduğu için bu bölgedeki tuz madenlerinden Türkiye’de ilk olarak Doğal Tedavi Merkezi yapılabilir. Böyle merkezler Azerbaycan’da, örnek olarak gösterebiliriz. Dünyanın her yerinden bu ülkelere doğal yöntemle tedavi olmak için insanlar gelmektedir.
 
Doğal Tuz Madenlerinde Tedavi merkezinin yapılması için ilk olarak
1-Bu tuz madenlerinden, tuz örnekleri alınarak ve bunların kimyasal analizleri yapılacak.
2-Tuzda kimyasal elementler varsa onların miktarı araştırılıp ve bu elementlerin insan organizması üzerine etkileri araştırılacak.
3-Tuz odaları düzenlenecek ve bu odalar sadece tuzdan oluşturulacak.
4-Tuz odalarında risk oluşturabilecek gazlardan, özellikle klor ölçümü yapılacak.
5-Merkezde havalandırma  sistemi kurulacaktır.
6-Tuz tedavi merkezlerinde çalışan, tıp ve diğer dallarda uzmanlar davet edilecek. 60 yıldan bu yana Azerbaycan’da Nahçıvan Duzdağı Fizoterapi Hastanesi doğal  tedavi konusunda faaliyette bulunan merkezin uygulamaları ve deneyiminden yararlanılacak.